Saat 00:00. İnsanın doğası gereği birden fazla ayrılık yaşar. Alışmaya çalışırız. Gidecez geri gelcez diye kendimizi avutur dururuz. Ama gerçekten gidebiliyor muyuz? Belki de gittiğimizi sanıyoruz. Tam alıştım dediğinde gitme kararını bir saniyede değiştirebilecek kararlar çıkarır hayat.

      Her gidiş bu kadar zor mu olur peki. Hayır tabi ki de. Her giden arkasında birini bıraktığı gibi gittiği yerdeki insanların gelme umududur. Zamanında ayrıldığı kişi kavuşmak gibisi var mıdır bee. İşte insanın içini rahatlatan da bu duygudur. Bir gün geri gelecek. Anidir bu duygunun inanın içinde belirmesi. Alttan alttan hiç beklenmedik anda sarar seni. Sürekli bir yerlerden ayrılıyorsan çabuk geçiyor tabi bu duygu. Bir de ayrıldığın yere bağlayacak nedenlerin yoksa. Arkanda bıraktıkların hüzünlenir, gideceğin yerdekiler neşelenir. Peki gidene ne olur. Hatırlayın ilk ayrıldığınız günü. Nasıl bir duyguydu. İlkler her zaman daha zordur elbette. Giden insan gittiğini sanır bir süreliğine. Ama aslında bedenen gitmiş olsa bile aklı hep oradadır. Taki gittiğin yere varana kadar. Artık tamamen gitmişsindir işte. Aklında bedeninle.

   Bir filmde duymuştum; “Vedalaşmak asıl kalana değil, gidene koyar” der. Gerçekten böyle midir? Ayrılıklar giden için daha mı zordur?  Yeni bir yere gidiyorsan daha zordur tabi. Kalanın yanında illa ki birileri vardır. Ama giden kişi hiç bilmediği yerlerde hep aklında bıraktığı kişiler vardır. Zordur gitmek usta. Hep bir umut işte gittiğin yere geri dönmek, dönebilmek. Aklınızda bulunsun;

Bu dünya yalan dünya yalan yalan dünya…

(Arkada kalan bir kişinin duyguları bunlar)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.